İster evrim teorisine inanın, ister “yoktan varoluşçu” görüşü benimsemiş olun, insanoğlunun bir türlü vazgeçemediği bazı içgüdüsel zevkleri var. Bunlardan biri de dövüşenleri seyretmek. Horozları, köpekleri, boğaları birbirleri ile dövüştürüp kanlar içinde kalan, bazen de canlarından olan hayvanları seyretmekten ne zevk alınır, anlayabilmiş değilim.
Kuyucak deve güreşleri şenliği
Aydın’ın Kuyucak ilçesinde de her yıl resmi zevatın da iştirakiyle deve güreşleri şenliği düzenlenir. İstiklal marşı ve dualarla başlayan bu yılki güreşlerde, kural ihlali yapıldığı iddiasıyla develerin yanı sıra, sahada eve sahipleri, tribünlerde de develerin taraftarları birbirine girmiş. Kural ihlalini kim yapmış? Ellerinde tuttukları ipleriyle hayvanlarını yönlendiren deve sahipleri mi? Yoksa sırtlarındaki süslü püslü mahveleri altında birbirlerine saldıran zavallı develer mi? Haberden pek anlaşılmıyor.
Barış yapma savaş
İnternette Kuyucak deve güreşlerine ilişkin haberi okuduğumda aklıma bugün ikinci yılını dolduracak olan Rusya’nın Ukrayna’ya Birleşmiş Milletler Şartı'na ve her türlü hukuk kuralına aykırı saldırılarıyla başlayan savaş geldi. Şimdi, ”deve güreşi ile Rusya-Ukrayna savaşı arasında ne gibi bir ilişki var?” diye sorabilirsiniz.Başlangıçta en kötümser tahminlerle , en fazla iki hafta sürer denilen savaş 730 gündür bütün vahşetiyle devam ediyor. İşin garip tarafı, tüm dünya sanki deve güreşi izler gibi bu savaşı seyredip duruyor. Bu savaş nasıl sona erdirilir? Akan kan nasıl durdurulur? Kimsenin umurunda değil. Aksine ABD ve müttefikleri ellerindeki modası geçmiş silahları verdikleri Ukrayna’nın sırtını sıvazlayarak savaşın uzamasını istiyorlar. Diğer tarafta da Çin, Kuzey Kore ve İran’ın Rusya’ya silah ve mühimmat sattığına ilişkin ciddi iddialar var. Diplomatik girişimler savaşı sona erdirmek yerine, diğer ülkelerin savaştan olumsuz etkilenmesini önlemeye yoğunlaşmış durumda. Türkiye’nin öncülük ettiği Karadeniz Tahıl koridoru anlaşması böyle bir çabanın ürünü. Maalesef Birleşmiş Milletler de bu umursamazlığa ayak uydurmuş. Gözlerini sadece Gazze’ye çevirmiş, İsrail’in saldırılarını durdurmaya çalışıyor. Bildiğim kadarıyla Ukrayna-Rusya savaşı aylardır Birleşmiş Milletler’in herhangi bir organında görüşülmüyor. Artık bu savaşta kaç kişi hayatını kaybetti; kaç kişi yaralandı; kimler savaş nedeniyle yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kaldılar konularında doğru dürüst çetelesini tutan da yok. Uluslararası Kızılhaç Komitesi hafta içerisinde yaptığı açıklamada savaşın başladığı Şubat 2022 ayından bu yana 23 bin Ukraynalı’nın akıbetinin belli olmadığını açıkladı. Onlar da öldürülmüş mü, esir mi düşmüş, bir başka ülkeye mi sığınmış belli değil.
John Mearsheimer’in dedikleri çıkıyor
Günümüzün uluslararası ilişkiler alanındaki en önemli realist teorisyenlerden Chicago Üniversitesi siyaset bilimi profesörü John Mearsheimer bu yıl başında konuk olduğu bir webinarda, Rusya-Ukrayna benzeri savaşlarda sonucu belirleyen iki faktörün ülkelerin nüfusları ve ordularındaki top sayısı olduğunu, her iki kategoride de Rusya’nın ezici bir üstünlüğü bulunduğunu, Rusya’nın Ukrayna’ya soktuğu asker sayısının iki yılda 190 binden 480 bine çıktığını, savaşın bu seyriyle Rusya’nın halen işgal ettiği 4 oblasta ilaveten yakında 4 oblastı daha ele geçirebileceğini, sonuçta topraklarının yarıya yakınını kaybetmiş zayıf bir Ukrayna kalacağını öne sürdü. Bu konuşmanın üzerinden bir ay geçmeden Ukrayna daha fazla zayiat vermemek için dört aydır savunduğu Avdiyivka’dan çekilmek zorunda kaldığını açıkladı. Ukrayna Devlet başkanı Zelensky de hafta sonunda katıldığı Münich güvenlik konferansında ellerindeki silah ve mühimmatın Rusya ile savaşı sürdürmek için yetersiz kalmaya başladığını itiraf etti.
Anlaşıldığı kadarıyla zaman sanki savaş meydanlarında olduğu gibi ekonomik alanda da Rusya’nın lehine işliyor. Rusya ekonomisi 2023 yılında Batının onca yaptırımlarına rağmen, ABD ve Avrupa ortalamasının üzerinde yüzde 3.6 oranında büyüdü. Rusya kısa sürede Batı'nın boykot ettiği doğal gazını satacağı başka pazarlar buldu. Söylenildiği gibi öyle halkın ambargolar altında ezildiği falan da yok.
Çıkış yolu nerede?
Rusya’nın bağımsız bir ülkeye saldırarak topraklarının bir bölümünü işgal etmesinin mazur görülecek bir tarafı olamaz. Ama Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy de kapı kapı dolaşıp savaşmak için silah dilenmek yerine, enerjisini somut ve gerçekçi çözüm önerileri geliştirerek Rusya’yı masaya çekmeye vermeli. Şimdi, ”Rusya kendi Vietnam’ını yarattı” diye ellerini ovuşturan Amerika, Afganistan’da, Irak'ta yaptığı gibi bir çırpıda desteğini çekerse, Ukrayna çok daha ağır bir fatura ödemek zorunda kalabilir. Ukrayna’ya 95 milyar dolarlık son yardım paketini uzun süre onaylamayan ABD Kongresi ayak sürmeye başladı bile.
Hasan Göğüş kimdir?
Hasan Göğüş, 1953 yılında Gaziantep'te doğdu. 1976'da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun oldu.
Diplomatik kariyerine 28 Nisan 1977'de başladı. Yurtdışında sırasıyla Yeni Delhi Büyükelçiliği'nde ikinci kâtip, BM Cenevre Ofisi nezdinde Türkiye Daimi Temsilciliği'nde başkâtip, Londra Büyükelçiliği'nde müsteşar, AGİT'te Daimi Temsilci Yardımcısı olarak çalıştı.
Dışişleri Bakanlığı merkezde; Müşterek Güvenlik İşleri, Savunma Anlaşmaları ve Uygulama dairelerinde ikinci kâtiplik, müsteşar özel kalem müdürlüğü, Bağımsız Devletler Topluluğu Genel Müdürlüğü'nde Orta Asya Daire Başkanlığı, AGİT Silahların Kontrolü ve Silahsızlanma Genel Müdür Yardımcılığı, Çok Taraflı Siyasi İşler Genel Müdürlüğü ve Avrupa Birliği ve Avrupa ülkeleriyle ikili ilişkilerden sorumlu Müsteşar Yardımcılığı görevlerinde bulundu. Merkezdeki son görevi sırasında Türkiye-Hollanda ilişkilerine katkılarından dolayı Hollanda Kraliçesi Beatrix tarafından "Oranje- Nassau" nişanı ile ödüllendirildi.
Büyükelçi olarak Türkiye'yi sırasıyla Yeni Delhi, Atina, Viyana ve Lizbon'da temsil etti. 23 Ekim 2018'de Dışişleri Bakanlığı'ndan emekliye ayrılan Hasan Göğüş, Uluslararası Kalkınma Hukuku Örgütü Danışma Kurulu ve Okan Üniversitesi Mütevelli Heyeti üyeliklerini sürdürüyor, T24'te dış politika konusunda yazılar yazıyor.
Hasan Göğüş'ün ayrıca 42 yıllık meslek anılarını derlediği, Doğan Kitap'tan yayımlanmış "Zor Başkentlerde Diplomasi" ve köşe yazılarını topladığı İdeal Kitap'tan yayımlanmış "Diplomasi Yazıları" isimli iki kitabı bulunmaktadır.
|